Konu Başlıklarına Git
Konu Başlıkları
Yükleniyor...

Şahane Cuma İndirimleri Gerçek mi? Ticaret Bakanlığı Verileriyle Kasım Ayı Kampanyalarının Perde Arkası

Şahane Cuma (Black Friday) İndirimleri Gerçek mi? Bakanlık: %89'u Aldatıcı

Kasım ayı, Türkiye perakende sektörü için "Şahane Cuma" veya "Black Friday" isimleriyle adeta bir satış festivaline dönüşüyor. Her yıl yüzde 80'lere varan indirim vaatleri ekranlarımızı süslerken, milyonlarca tüketici alışveriş çılgınlığına katılıyor. Peki, bu indirimler gerçekten "şahane" mi, yoksa ardında büyük bir ticari aldatmaca mı gizli? Ticaret Bakanlığı Reklam Kurulu'nun 2024 yılı verileri, bu sorunun yanıtının tüketici lehine olmadığını gösteriyor: Kasım ayı indirim kampanyalarının yaklaşık %89'u mevzuata aykırı bulundu. Bu yazı, Reklam Kurulu'nun devasa para cezaları ve haksız ticari uygulamalar ışığında, indirimlerin hukuki zeminini ve tüketici üzerindeki etkilerini derinlemesine inceliyor.

Şahane Cuma Kampanyalarının Hukuki Uyumu, Tüketici Şeffaflığı ve Piyasa Etkileşimi: Derinlemesine Analiz Raporu

1. Yönetici Özeti ve Stratejik Görüş

Türkiye'de "Şahane Cuma," "Black Friday" veya "Efsane Kasım" gibi isimler altında gerçekleştirilen indirim kampanyaları, perakende sektörü için yüksek hacimli satış dönemleri yaratma başarısı göstermekle birlikte, hukuki uyumluluk ve ticari şeffaflık açısından ciddi ve sistematik sorunlar barındırmaktadır. Bu rapor, kullanıcı sorgusu doğrultusunda, söz konusu kampanyaların gerçekten indirim içerip içermediği sorusuna, yasal denetim sonuçları, tüketici şikayetleri ve pazar verileri ışığında derinlemesine bir yanıt sunmaktadır.

Genel değerlendirmeler, Kasım ayı indirimlerinin ticari olarak yüksek başarı yakalamasına rağmen, etik ve hukuki açıdan önemli riskler taşıdığını ortaya koymaktadır. Ticaret Bakanlığı Reklam Kurulu verilerine göre, 2024 yılı Kasım ayında incelemeye alınan 64 indirim kampanyası dosyasından 57’sinin mevzuata aykırı bulunması 1, sektör genelindeki indirim vaatlerinin dürüstlüğü konusunda %89’luk bir uyumsuzluk oranına işaret etmektedir. Bu yüksek oran, indirimlerin büyük bir kısmının manipülatif biçimde yönetildiği tezini güçlü bir şekilde desteklemektedir.

Yasal risklerin ve uyumsuzlukların kaynağı büyük ölçüde iki temel haksız ticari uygulamaya dayanmaktadır. Birincisi, indirim için referans alınan fiyatların kasıtlı olarak şişirilmesi veya yanlış beyan edilmesi yoluyla “son 30 günün en düşük fiyatı” kuralının ihlali.2 İkincisi, indirimli fiyattan gerçekleşen satış taahhüdünden kaçınmak amacıyla siparişlerin tek taraflı ve haksız yere iptal edilmesi (stok manipülasyonu).4 Bu bulgular, kampanyaların yüksek ciro potansiyeli taşımasına karşın, tüketici güveni ve yasal sorumluluklar açısından sürdürülebilir olmadığını göstermektedir.

2. Bölüm I: İndirimli Satışların Hukuki Temelleri ve Referans Fiyat Şeffaflığı

2.1. Yasal Dayanak ve Kapsam

İndirimli satış kampanyalarının hukuki çerçevesi, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun (TKHK) ve bu Kanuna dayanan Ticari Reklam ve Haksız Ticari Uygulamalar Yönetmeliği (TRHTUY) tarafından belirlenmektedir. Bu düzenlemeler, özellikle Fiyat Bilgisi İçeren Reklamlar ile İndirimli Satış Reklamları ve Ticari Uygulamaları Hakkında Kılavuz 2 ile detaylandırılmıştır. Bu Kılavuz, tüketiciye yönelik her türlü fiyat bilgisi içeren reklamları ve indirimli satış uygulamalarını kapsamaktadır ve Reklam Kurulu'nun 09/01/2024 tarihli kararına dayanarak yürürlüğe girmiştir.2 Reklam verenler, reklam ajansları ve mecra kuruluşları, bu kılavuz hükümlerine uyum konusunda ayrı ayrı sorumluluk taşımaktadırlar.2

2.2. İndirim Kampanyalarının Kilit Uyumluluk Şartı: Son 30 Günün En Düşük Fiyatı Kuralı

Şahane Cuma indirimlerinin gerçekliğini belirleyen en kritik yasal gereklilik, referans fiyat şeffaflığıdır. Ticaret Bakanlığı tarafından yapılan uyarılar ve yayınlanan Kılavuz uyarınca, indirimli ürünlerin tanıtımında indirim miktarı veya oranı belirlenirken, indirimin başladığı tarihten önceki 30 gün içinde uygulanan en düşük fiyatın esas alınması zorunludur.2 Ayrıca, önceki fiyat bilgisinin reklamlarda açıkça paylaşılması da yasal bir yükümlülüktür.3

Bu kuralın maksadı, satıcıların indirim kampanyasından hemen önce ürün fiyatlarını yapay olarak yükselterek (Pre-Discount Price Inflation) indirim oranını yüksek göstermesini engellemektir. Eğer bir malın satış fiyatı 100 TL iken, son 30 gün içindeki en düşük satış fiyatı 80 TL ise, satıcının duyurabileceği indirim için referans alınan fiyat 80 TL olmak zorundadır. Örneğin, 40 TL indirim duyurusu yapıldığında, indirimli satış fiyatı 40 TL olarak ilan edilmelidir.2

Bu düzenleme, Şahane Cuma indirimlerinin dürüstlüğünü belirleyen temel yasal araçtır. Reklam Kurulu tarafından yüksek oranda tespit edilen mevzuata aykırılıkların ana kaynağının, şirketlerin yüksek satış hacmi elde etmek amacıyla bu 30 gün kuralını manipülatif biçimde aşması olduğu değerlendirilmektedir. Eğer şirketler indirimden kısa süre önce fiyatları şişirip, indirim döneminde eski fiyatlarına geri dönüyor ve bunu yüksek bir indirim oranı olarak sunuyorlarsa, bu durum, yasal olarak aldatıcı reklam kapsamına girmektedir.1

2.3. Yeni Satışa Sunulan Mallarda Uyumluluk

Kılavuz, fiyat indirimini ilan etmeden 30 günden daha kısa bir süre önce satışa sunulan mallar ("yeni satışa sunulan mallar") için de indirimli satış reklamı yapılabilmesine olanak tanımaktadır.2 Ancak bu istisnanın, indirim için kullanılan referans fiyatın doğru ve dürüst bir şekilde beyan edilmesi gerekliliğini ortadan kaldırmadığı unutulmamalıdır. Fiyat manipülasyonu, bir reklamın daha sonra düzeltilmesi veya telafi edilmesiyle reklam verenin veya ticari uygulamada bulunanın sorumluluğunu ortadan kaldırmamaktadır.2

3. Bölüm II: Düzenleyici Denetim Sonuçları ve Yaptırımların Ölçeği

3.1. Ticaret Bakanlığı Reklam Kurulu Yaptırımlarının Kapsamı (2024)

Ticaret Bakanlığı'na bağlı Reklam Kurulu, aldatıcı reklamlar ve haksız ticari uygulamalarla mücadelede önemli bir denetleyici rol oynamaktadır. 2024 yılında Kurul, toplamda 1705 adet aldatıcı reklam veya haksız ticari uygulama dosyası hakkında, yayın durdurma cezalarının yanı sıra, toplam 277.6 milyon TL idari para cezası uygulanmasına karar vermiştir.1 Bu rakam, ticari etik ve şeffaflık kurallarına uyum konusunda sektör genelinde karşılaşılan yaygın ihlallerin ölçeğini net bir şekilde ortaya koymaktadır.

Kurul, özellikle kasım ayı indirim kampanyalarına odaklanmıştır. "Efsane Kasım," "Black Friday," "Şahane Cuma" gibi isimler altında sunulan bu indirimli satış reklamlarına ilişkin olarak, resen ya da şikayet başvurusu üzerine toplam 64 dosya işleme alınmıştır.1

3.2. Yaptırımların Nicel Analizi ve Uyumsuzluk Oranı

Reklam Kurulu, kasım ayı indirimlerine ilişkin yaptığı değerlendirme sonucunda, incelenen 64 dosyadan 57 adetini mevzuata aykırı bulmuştur. Bu dosyalara ilişkin olarak toplam 27.4 milyon TL idari para cezası uygulanmıştır.1

Bu veriler, Kasım ayı kampanyalarının güvenilirliği konusunda çarpıcı bir tablo çizmektedir:

Tablo 1: Reklam Kurulu İdari Yaptırım Özeti (2024 Kasım Kampanyaları Vurgusu)

Kampanya Dönemi İncelenen Dosya Sayısı Mevzuata Aykırı Bulunan Dosya Sayısı Uygulanan İdari Para Cezası (Milyon TL) Uyumsuzluk Oranı (%)
Kasım İndirim Kampanyaları (Şahane Cuma, vb.) 64 57 27,4

~89% 1

Toplam 2024 Yılı Aldatıcı Reklam ve Haksız Ticari Uygulamalar 1917 1705 277,6

~89% (Genel Uyumsuzluk) 1

Kasım ayı indirimlerinde tespit edilen %89’a varan mevzuata aykırılık oranı, indirim vaatlerinin sektörel düzeyde sistematik olarak yanıltıcı olduğu iddiasını doğrulamaktadır. Bu durum, incelenen her 10 kampanyadan yaklaşık 9'unun yasal standartlara uygun olmadığı anlamına gelir. Para cezasına ek olarak, Kurul tarafından 35 dosya hakkında aykırılık tespiti yapılarak ilgili internet sitelerinin erişiminin engellenmesine de karar verilmiştir.1 Erişim engelleme kararları, perakendecinin ticari faaliyetine doğrudan darbe vuran, caydırıcılığı yüksek bir yaptırım türüdür.

Ancak, 27.4 milyon TL gibi yüksek bir cezanın, Şahane Cuma döneminin yarattığı muazzam pazar hacmi ile karşılaştırılması gerekmektedir. E-ticaret verilerine göre, Black Friday Haftası, yılın genel ortalamasına göre 2.4 kat daha fazla online alışveriş aktivitesine sahne olmaktadır.5 Haksız uygulamalar sonucu elde edilen ek ciro ve rekabet avantajı, ceza miktarını aşabiliyorsa, bu durum bazı büyük ticari aktörler için bu cezayı "kabul edilebilir bir işletme riski" olarak görme eğilimi yaratabilir. Bu bağlamda, düzenleyici otoritenin sadece ceza kesmekle kalmayıp, piyasa davranışını kalıcı olarak değiştirecek, ticari faaliyeti durdurma potansiyeli olan yaptırımları öne çıkarması, dürüst ticari uygulamaların teşvik edilmesi için elzemdir.

4. Bölüm III: Fiyat Manipülasyonu ve Haksız Ticari Uygulamaların Derinlemesine İncelenmesi

Şahane Cuma kampanyalarındaki aldatma eylemleri, sadece referans fiyatın yanlış beyan edilmesiyle sınırlı kalmamaktadır; dijital platformlardaki çeşitli hileler ve operasyonel manipülasyonlar da tüketicinin mağduriyetine yol açmaktadır.

4.1. Dijital Reklam Hileleri ve Yanıltıcı Görünürlük

Reklam Kurulu kararları, farklı aldatma biçimlerine odaklanmıştır. Bu biçimlerden biri, tanıtımlarda gösterilenden farklı ürünlerin satılmasıdır. Bu tür bir uygulama, tanıtımların gerçeği yansıtmadığı ve ortalama tüketici nezdinde yanıltıcı nitelikte olduğu sonucuna varılmasına neden olmaktadır.6

Diğer bir aldatma biçimi ise dijital reklam mekanizmalarında görülmektedir. Ücretli reklamlarda, reklamın ana vaadinin (örneğin indirim miktarının) kullanıcı siteye girmeden tam olarak açılması beklenmektedir. Bakanlık, kullanıcıların detayları siteye girerek görmesini yeterli bulmamakta, reklamın bizzat kendisinin yanıltıcı olmaması gerektiğini vurgulamaktadır.6 Bir e-ticaret devi hakkında bu nedenle 2.210.000 TL idari para cezası ve ilgili reklamların durdurulması kararı verilmiştir.6

Ayrıca, sahte sosyal kanıt oluşturma çabaları da haksız ticari uygulama olarak değerlendirilmiştir. İşletmeler, görünürlüklerini yapay olarak artırmak amacıyla, mal veya hizmet satın almayan kişileri dahi yorum ve beğeni yapmaya yönlendirebilmektedir.6 Bu durum, Tüketicinin Korunması Hukuku mevzuatına aykırı olup, tüketicileri yanıltıcı ve aldatıcı nitelikte arz etmektedir.6

4.2. Taahhüdün İhlali: Sipariş İptali ve Stok Manipülasyonu Mekanizması

Tüketici güvenini en çok zedeleyen ve Şahane Cuma'nın "Şahane Mağduriyet" olarak adlandırılmasına neden olan temel uygulama, sipariş iptalleridir.7 Yüksek indirim vaatleriyle (bazıları %80'e varan oranlar belirtmektedir 7) alışveriş yapan tüketiciler, indirimli fiyat üzerinden yaptıkları satın almaların teslimatına kısa bir süre kala, stok yokluğu gibi gerekçelerle tek taraflı olarak iptal edildiği yönünde yoğun şikayetler bildirmektedir.4

Özellikle büyük perakende markalarında (örneğin Zara) Black Friday döneminde yapılan alışverişlerde, ürünlerin teslimat öncesinde iptal edildiği, indirimli ürünlerin sipariş içinden çıkarıldığı veya ödeme alınmasına rağmen ürün verilmeden paraya el konulduğu yönünde şikayetler mevcuttur.4 Bu eylem, salt operasyonel bir aksaklık olarak nitelendirilemez. Bir şirket, düşük fiyat ilan ederek yüksek trafik ve satış yapar (pozitif pazar etkisi) ve ardından, satışı kârsız bulduğu ürünleri "stok yok" bahanesiyle iptal ederek indirim maliyetinden kaçınır. Bu uygulama, indirimli fiyat üzerinden satış taahhüdünü yerine getirmeyerek, tüketicinin fırsat maliyetini artırmakta ve perakendeciye haksız bir nakit akışı sağlamaktadır. Sipariş iptali yoluyla indirim taahhüdünden kaçınma, aldatıcı reklamdan sonraki aşamada gerçekleştirilen, ticari aldatmanın en agresif biçimlerinden biri olarak kabul edilmelidir.

5. Bölüm IV: Piyasa Verileri ve Tüketici Güveninin Eş Zamanlı Analizi: Şahane Cuma Paradoksu

Şahane Cuma kampanyalarının gerçekliği tartışılırken ortaya çıkan en büyük paradoks, yaygın hukuki uyumsuzluk ve düşük tüketici güvenine rağmen kampanyaların büyük bir pazar hacmi yaratmasıdır.

5.1. Tüketici Güveni Düzeyi ve Algı

Areda Piar tarafından 2023 yılında yapılan araştırmaya göre, Türk halkının yarıdan fazlası (%56.8'i) Black Friday kampanyalarına güvenmemektedir.5 Bu oranın %40.1'i kampanyalara "hiç güvenmediğini" belirtirken, %16.7'si "güvenmediğini" ifade etmiştir. Kampanyalara güvenenlerin oranı ise sadece %20 seviyesindedir.5

Tablo 2: Tüketici Güveni ve Black Friday Kampanyalarına İlişkin Algı (2023)

Güven Derecesi Oran (%)
Hiç Güvenmiyorum

40,1% 5

Güvenmiyorum

16,7% 5

Toplam Güvensizlik Oranı 56,8%
Güveniyorum

20% 5

Bu güvensizlik seviyesi, tüketicilerin indirim vaatlerinin dürüstlüğüne yönelik derin şüpheler taşıdığını göstermektedir. Önceki yıllarda yapılan araştırmalarda, bazı markaların %10-%15, bazılarının ise %50 indirim yaptıkları görülürken 5, sektördeki indirim ortalamalarının genellikle ilan edilen %80'lik vaatlerin çok altında kaldığı anlaşılmaktadır.

5.2. Pazar Aktivitesi ve Sepet Büyüklüğü

Tüketici güveninin düşük olmasına karşın, kampanya dönemi satış ve aktivite açısından rekor seviyelere ulaşmaktadır. 2023 Türkiye E-Ticaret Ekosistemi Raporu verileri, Black Friday Haftası'nda online alışveriş aktivitesinin, yılın genel ortalamasına göre 2.4 kat daha fazla olduğunu göstermektedir.5 Ayrıca, 941 TL ile en yüksek ortalama sepet tutarı (AST) da bu dönemde kaydedilmiştir.5

Tablo 3: Şahane Cuma Dönemi E-Ticaret Performans Göstergeleri (Ortalama Dönem Karşılaştırması)

Kampanya Dönemi Online Alışveriş Aktivitesi (Ortalamaya Oranı) Ortalama Sepet Tutarı (TL)
Black Friday Haftası

2,4 kat daha fazla 5

941 TL (En Yüksek) 5

Single's Day

1,4 kat daha fazla 5

-

5.3. Güvensizlik ve Yüksek Harcama Paradoksunun Analizi

Tüketicinin kampanyalara güvenmemesine rağmen yüksek harcama yapması, ekonomik ve davranışsal faktörlerle açıklanmaktadır. Türkiye ekonomisinde yüksek enflasyon beklentisinin hâkim olduğu dönemlerde, tüketiciler mevcut paralarının değerini koruma güdüsüyle, gelecekteki fiyat artışlarından önce alım yapmayı rasyonel bir davranış olarak görmektedir. Bu durum, piyasa manipülasyonu riskini bilseler dahi, "fırsat kaçırma korkusu" (FOMO) ile hareket ederek indirimleri yakalama stratejisi gütmelerine neden olmaktadır.

Bu davranışsal rasyonellik, perakendeciler için aldatıcı uygulamaları sürdürme konusunda dolaylı bir teşvik yaratmaktadır. Eğer güvensizlik bile satışı engellemiyorsa, yasal uyum için harcanacak maliyetler öncelikli olmaktan çıkabilir. Bu durum, piyasanın etik standartlardan ziyade, agresif fiyat rekabetine odaklandığını göstermektedir ve hukuki denetimin sadece ceza kesmekle yetinmeyip, piyasa dinamiklerini kökten değiştirecek zorunluluklar getirmesi gerektiğini işaret eder.

6. Bölüm V: Sonuç, Hukuki Uyum Çözümleri ve Politika Teklifleri

6.1. Nihai Hukuki Değerlendirme

Analiz sonuçları, "Şahane Cuma" kampanyalarının doğası gereği çelişkili olduğunu göstermektedir. Kampanyalar, bir yandan gerçekten indirimli ürünler içermekle birlikte (genellikle %50'yi aşmayan oranlarda) 5, büyük bir kısmı yaygın ve sistematik hukuki ihlaller (başta 30 gün kuralı ve sipariş manipülasyonu) 1 nedeniyle yasal çerçevede dürüst kabul edilemez. Yasal denetimlerin %89'a varan oranda mevzuata aykırılık tespit etmesi, indirimlerin büyük bir çoğunluğunun ya aldatıcı fiyat referanslarına dayandığını ya da verilen taahhütlerin yerine getirilmediğini kanıtlamaktadır.

6.2. Hukuki Uyum ve Risk Yönetimi İçin Tavsiyeler (Perakendeciler İçin)

Perakendecilerin hukuki risklerini minimize etmeleri ve tüketici güvenini yeniden tesis etmeleri için proaktif adımlar atması zorunludur:

  1. Proaktif Uyum Programlarının Kullanımı: Perakende şirketlerinin, indirimlerin hesaplanmasında referans fiyat olarak son 30 günlük en düşük fiyatı otomatik olarak doğrulayan ve bu veriyi saklayan ticari yazılımları kullanması zorunludur. Bu, 30 gün kuralı ihlallerini önlemenin tek sistematik yoludur.2

  2. Stok ve Sipariş Taahhüdünün Güçlendirilmesi: Yüksek talep dönemlerinde fiyatı agresif düşürülen ürünler için, sipariş anındaki stok durumunun taahhüdünün hukuki bağlayıcılığı artırılmalıdır. Sipariş iptali, operasyonel zorluklar yerine, yalnızca mücbir sebeplerle sınırlandırılmalı ve kasıtlı iptallerde tüketicinin zararını tazmin mekanizmaları güçlendirilmelidir.4

6.3. Tüketiciyi Koruma Politikaları ve Düzenleyici Mekanizmaların Güçlendirilmesi

Mevcut yaptırımların caydırıcılığının yetersiz kaldığı alanlarda, düzenleyici otoritenin kapasitesini ve mekanizmalarını güçlendirmesi gerekmektedir:

  1. Yaptırımda Ağırlıklandırma ve Kümülatif Cezalar: Ticaret Bakanlığı, aldatıcı reklam cezasına ek olarak, sahte sosyal kanıt kullanımı 6 ve indirimli satış taahhüdünün haksız yere iptali (sözleşme ihlali) 4 gibi haksız ticari uygulamalara yönelik cezaları, kasıtlı ihlallerde caydırıcılığı artırmak amacıyla katlamalı olarak uygulamalıdır.

  2. Dijital Şeffaflık Zorunluluğu (Fiyat Geçmişi İfşası): E-ticaret platformlarının, 30 gün kuralına uyumu doğrulamak adına, indirimli fiyata ek olarak ilgili ürünün son 30 gün içindeki en düşük satış fiyatını, ürün sayfasında zorunlu ve kalıcı olarak yayınlaması (Price History Disclosure) şart koşulmalıdır.2 Bu uygulama, denetim yükünü azaltarak, piyasa şeffaflığını artıracak ve tüketicinin bilinçli karar verme yeteneğini güçlendirecektir.

  3. Proaktif Denetim Kapasitesinin Artırılması: Reklam Kurulu'nun, şikayete gerek kalmadan indirim kampanyalarını denetleyebilmesi için büyük veri analizi yöntemleri ve yapay zeka tabanlı araçlar kullanılarak perakende sektöründeki fiyat geçmişi verilerini tarayacak teknolojik altyapıyı kurması gerekmektedir. Bu, 30 gün kuralı ihlallerini anlık olarak tespit etme potansiyeli taşıyacaktır.

RADIOFRAMELAB | Blog Öneri ve Görüş Formu

✍️ RADIOFRAMELAB • Radyo Çerçeve Laboratuvarı • Blog - Fikirlerinizi Paylaşın!

"Blogumuzu birlikte şekillendirelim!
Hangi konuların yer almasını veya yer almamasını istediğinizi bize bildirin."